Çalısan anne olmak

Değerli takipçilerimiz ‘Mikrofon Sizde’ bölümümüzde Çocuk Gelişimi Eğitmeni aynı zamanda çalışan bir anne olan Pınar Aytaş ile birlikteyiz.

Öncelikle bize biraz kendinizi tanıtır mısınız ?

Eğitmen Pınar Aytaş

Merhabalar, ben Pınar Aytaş. 34 Yaşındayım, 5 yaşında bir kızım var. Çocuk Gelişimi mezunuyum. Şuan bir vakıfta MEB’e bağlı eğitmenlik yapıyorum.

Çalışan anne olmanın eksi ve artıları nelerdir?

Öncelikle eksilerden başlayacak olursak;

  • Ev ile ilgili sorumluluklar, anne işteyken çocukla kimin ilgileneceği kaygısı,
  • çocukları büyütürken yeterince yanında olamadıkları için annelerde suçluluk duygusu,
  • çevreden gelen yorumlar,
  • iş nedeniyle eve yorgun gelmek diyebiliriz.

Öte yandan artılardan söz edecek olursak ;

  • Eğitimini aldığı mesleği yapmak,
  • Annenin kendine olan öz saygısına olumlu etkisi,
  • ev ekonomisine katkıda bulunmak,
  • çocuğun kendi benliğini algılamasına kattığı artı ( Büyüyünce ben hangi mesleği yapacağım, ne olmak istiyorum sorusunu daha fazla düşünürler.) şeklinde belirtmek mümkün.

Sizce geçmişten bugüne toplumumuzda çalışan anne olgusu değişti mi?

Eskiden kadının yeri evidir olgusu hakimdi. Bir kadının hem çalışıp hem de evine ve çocuklarına vakit ayırabileceği düşünülmüyordu. Bu sebeple kız çocukları okutulmuyordu bile. Gerek eğitim seviyesinin artması gerekse de kültür olgusunun değişmesi ile kadınlar da iş hayatına girdi. Ben günümüzde kadınların iş hayatındayken çocuklarına ve eve zaman ayırabildiklerini düşünüyorum.

Bir annenin kendisine ayırdığı vakit çocuğu ile geçireceği zamandan çaldığı zaman mıdır?

Kesinlikle katılmıyorum bu düşünceye çünkü anneninde dinlenmeye kendine vakit ayırmaya ihtiyacı vardır.

Mesela kendi hayatımdan bir örnek vermek istiyorum:

Bizim evde uygulamaya çalıştığımız bazı saatlerimiz var.

Bunlar :

  • Anne – Çocuk Saati
  • Anne- Baba – Çocuk Saati
  • Anne ve Baba Saati

Ben çocuğumla bu durumu konuştum. Onunla geçireceğiniz vakit içerisinde sadece çocuğa odaklanıp onunla kaliteli vakit geçirebilirseniz (Telefon, tablet ve tv gibi araçlarla ilgilenmeden) ve ona çalışma hayatımızın olduğunu, dinlenmemiz gerektiğini anlatırsak çocuk bu rutine alışıyor ve akşam olduğu zaman anne artık sizin saatiniz diyebiliyor. En azından biz bunu başarabildik diyebilirim. Ancak şunu eklemek istiyorum çocuğunuzla saatlerce oynamak değil kısa zamanda olsa kaliteli vakit geçirmek daha önemlidir.

Annelik statüsünün başlangıcı ile birlikte bir kadının sahip olduğu sorumluluk sayısı da artıyor,eş, aile bireyleri ve çevre yeteri kadar anlayışlı olmadığında lohusalık depresyonu tehlikeli bir boyuta ulaşabiliyor bu konuda önerileriniz nedir ?

Lohusalık depresyonu. Evet gerçekten zor bir dönem lohusalık. Hem tanık olduklarım hem de kendimden yola çıkarak tecrübe ve önerilerimi paylaşmak isterim.

Burda en büyük iş eş’e düşüyor aslında. Size destek olan bir eşiniz varsa bu durumdan çok daha az etkileniyorsunuz. Doğum öncesi bebekle ilgili sıkıntılar ( ikili, üçlü test sonuçları, ultrasonda bir sıkıntı görülmesi vb durumlar), zor doğum, bebek dünyaya geldikten sonra kabullenememe, fiziki görünümünüz, aile büyüklerinin (anne & kayınvalide) size sürekli müdehale etmesi,uykusuz geceleriniz haliyle lohusalık depresyonunu tetikliyor. Aşırı bunalım ve sonrasında lohusalık depresyonu sebebiyle kendine ya da bebeğe zarar vermek isteyen annelerin sayısının az olmadığını üzülerek belirtmek istiyorum.

Lohusalık depresyonu durumunda annelere önerilerim ;

  • ‘Hayır’ demeyi bilmeleridir.
  • Size anlayış gösterip, biraz dinlendirecek, bebekle ilgili sizin fikirlerinize saygı duyabilecek, yükünüzü birazda olsa hafifletebilecek aile büyüğü desteği de çok önemli.
  • Ev işleri ve bebek bakımında babanın da size destek olması, bebekle ilgilenmesi (doğumdan itibaren babanında bebekle yakın teması önemlidir.)
  • Güvendiğiniz bir kişiye bebeği emanet edip rahatça uyuyabilmek.
  • Kendinize bir şekilde vakit ayırmanızda çok önemli.
  • Kısa süreliğine de olsa bir arkadaş çevrenizle buluşup bir kahve içip sohbet edebilmek(Evet pandemi döneminde bunu yapamasak da telefonla konuşup yakın arkadaşlarınız ile paylaşımda bulunabilirsiniz.)

Buradan baba ve baba adaylarına belirtmek isterim ki eşinizin bu dönemi rahat geçirmesi sizin anlayışlı ve yardımsever olmanıza da bağlı.

İlk üç yılın çocuğun gelişimi noktasında annesi ile sürekli iletişim halinde olması uzmanlar tarafından belirtiliyor ve imkanı olanların ilk üç yıl çalışmaması tavsiye ediliyor. Peki hayat şartları gereği çalışmak zorunda olan annelere tavsiyeleriniz nelerdir ?

Evet kesinlikle ilk üç yıl çok önemli ancak belirttiğiniz gibi hayat şartları nedeniyle çalışmak zorunda olan annelerin ilk olarak yaşadığı sıkıntı çocuğunu güvenebileceği bir yere emanet edebilmek oluyor. Aile desteği olanlar kısmen biraz daha şanslılar bu konuda. Tabi bunun dezavantajı farklı bir disiplin ile çocuğu yetiştirmek anlamına gelir. (Anne tutumu ile çocuğa bakan aile büyüğü tutumu arasındaki farklılıklar çocuğun davranış gelişimini olumsuz yönde etkileyebilir.) Bu konuda net olmamız gerekiyor.

Bakıcı kavramı söz konusu olduğunda süreç biraz daha zorlaşıyor. Çocuğun gelişimine katkı sağlayabilecek, eğitimli, kendini yetiştirmiş, güler yüzlü, kötü alışkanlıkları olmayan bir bakıcı olması çok önemli. Bakıcı değiştirmemeye özen göstermelisiniz. Bunun için de çocuğunuza ne kadar süreyle bakabileceğini mutlaka öğrenin ve mutlaka bir B planınız olsun. Çünkü çocuklar kendileriyle ilgilenen yetişkinlerle duygusal bağ kurarlar ve bağlanırlar. Bu nedenle sık sık bakıcı değiştirmemelisiniz.

Ayrıca çocuğunuzun bakıcıda olduğu ilk sık sık kontrol etmeli ya da bir yakınınızdan gün içinde bakıcının yanına uğraması için destek istemelisiniz.

Önemli bir noktaya daha değinmek istiyorum; İşe giderken, çocuğunuzu bakıcıya ya da bir aile büyüğünüze bırakırken ondan gizlenmek, kaçmak şeklinde olmamalı bu durum. Bunun yerine ona işe gittiğinizi ve akşam geleceğinizi mutlaka anlatmalısınız. Aksi takdirde çocuğunuz onu terk ettiğinizi düşünebilir.

Daha küçük yaş gruplarında (emzirme dönemlerinde) annenin gün içinde emzirme saatlerinde bebeğin yanında olması önemlidir. İşten bu nedenle izin almada problem yaşanmamalıdır.

Çalışan kadınlar, Anne olmak, eş olmak ve iş kadını olmak arasındaki dengeyi nasıl sağlayabilir sizce?

İyi bir planlama, günlük rutinler belirleme, eşi ve çocuğuyla kaliteli vakit geçirebileceği zamanların planlamasını yaparak( Ailecek oynanacak oyunlar, akşam yemeğini birlikte hazırlamak, bir konuda sohbet edebilmek) ve mümkünse işi iş yerinde bitirip ve eve iş taşımamaya özen göstererek dengeyi sağlayabilirler.

Son olarak çalışan anne ve anne adaylarına evde kaliteli vakit geçirmek noktasında önerileriniz nelerdir?

  • İşten geldiğinizde kendinize tablet ya da telefonunuz ile ilgili bir sınır koyun ve çocuğunuzun yanında bu gibi elektronik cihazlarla ilgilenmeyin.
  • Evde bir çadır kurun. Masa üzerine bir örtü serin ve içeriye bir aydınlatma alın. orda masal ve hikayelerde anlatabilirsiniz. (Biz bunu yapıyoruz ve çok eğlenceli oluyor.)
  • Çocuğunuzun yaşı müsaitse onunla birlikte ev egzersizleri yapın.
  • Birlikte mutfakta vakit geçirebilirsiniz. (Kek ve kurabiye yaparken size yardımcı olabilir.)
  • Birlikte evde bitki bakımı ve sulama yapın ve bitki sulama görevini ona verin.
  • Geri dönüşüm ile değerlendirebileceğiniz etkinlikler yapın. ( Biz biriktirdiğimiz kartonlardan ailecek çamaşır makinesi ve fırın yaptık. Keyifli bir etkinlikti.)
  • Kitap okuyun; çocuğunuz sizi örnek alacağı için yanınıza bir kitapla gelecektir. (Böylece kendinize de kitap okumak için vakit ayırmış olursunuz.)
  • Ev işleriyle ilgili basit sorumluluklar verin. (Yaşına uygun olacak şekilde.)

Çocuklu ev dağınık evdir ama içinde yaşam olan evdir.

Bırakın çocuklarınız özgürce, hayal güçleri sınırsızca oynasınlar. Bırakın dağılsın;toplanır. Kirlensin; temizlenir. Bir yerde okumuş ve çok etkilenmiştim :

Anne – baba yaşlanıp yalnız kaldıkları zaman

evimiz düzgün, herşey yerli yerinde ama çocuklarımız yok içinde, keşke evim dağınık kalsaydı da çocuklarım benimle kalsalardı

demiş.

Ne kadar da doğru değil mi ? Çocuklarımızın bu zamanları asla geri gelmeyecek. onlarla geçirdiğimiz vakitlerin kıymetini bilelim.

Çok keyifli bir röportaj oldu. Bize zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz Pınar Hocam. 🙂

Benim içinde keyifli bir röportaj oldu. Teşekkür ederim. 🙂