EBU TALHA’NIN HURMA BAHÇELERİ

Bir gün Efendimiz (a.s.m.) mescidde otururken, Cebrail (a.s.) vahiy getiriyor. Âyet-i kerime şu: “İmanda kemale ermek istiyorsanız, Allah için malınızın en iyisini, en sevdiğinizi verin.”

Efendimiz bu âyet-i kerimeyi okuyunca ashabdan Ebu Talha ayağa kalkıyor: “Ya Resulallah, bu âyet-i kerimenin verdiği mesaja ben hemen şimdi uyuyorum. Benim malımın içerisinde en çok sevdiğim şey, Medine hurmalıklarının yanındaki, içinde 600 tane hurma ağacı bulunan bahçemdir. Madem ki, imanda kemale eren insanlar mallarının en iyisini verirmiş, ben de şu andan itibaren o bahçemi size bağışlıyorum. Medine fukaralarının ihtiyacını karşılasın o bahçem. Ben şimdi gidiyorum. Bahçemin içindeki eşyalarımı toplayıp çıkacağım” der ve hemen mescidden dışarı çıkar.

Ebu Talha bahçeye gider, ama bahçenin duvarına varınca orada duraklar, içeri atlayamaz. Çünkü, bahçe artık başkasınındır. Resulullah’a (a.s.m.) vakfetmiştir. Duvarın dışında beklerken, içeriden hanımı görür.

“Yâ Ebâ Talha, gelsen ya, niye dışarıda bekliyorsun?”der. ,

Ebu Talha dışarıdan cevap verir:

“Ben içeri giremem, sen eşyaları topla da dışarı çık.”

“Niye dışarı çıkayım, yâ Ebu Talha, bu bahçe bizim değil mi?”

“Hayır, artık bu bahçe bizim değil.” “Neden yâ Ebu Talha?”

“Çünkü bu sabah bir âyet-i kerime geldi. Ben de âyet-i kerimeye uyarak bu bahçeyi Medine fakirlerinin ihtiyaçlarını karşılaması için Resulullah’a vakfettim. Artık bu bahçe Medine fakirlerinindir. Dolayısıyla eşyaları topla ve dışan çık.”

Hanımın tepkisi “Niçin yaptın bunu?” diye feryat olmuyor. Çünkü o 20. asır hanımı değil ki, asr-ı saadet hanımı. Eşyasını topluyor, bahçeden dışarıya çıkıyor. İlk suali şu oluyor:

“Yâ EbâTalha, bahçeyi bağışlarken kendi adına mı bağışladın, yoksa ikimiz adına mı?”

“Hayır,” diyor, “ikimiz adına bağışladım.”

“Allah senden razı olsun, yâ Ebâ Talha” diyor. “Ben her sabah evden çıkıp, bu bahçeye doğru gelirken, çevremdeki fakirleri görüyordum, onların çocuklarının ağzına bir tane hurma düşmüyor. Hurmaları yok, onları gördükçe içim parçalanıyordu. Ve içimden geçiyordu ki, bu bahçeyi fakirlere vakfedelim. Ama senden çekiniyordum. Demek benim kalbimden geçeni sen de okumuşsun ki, gelen âyet üzerine bahçeyi Medine fakirlerine vakfetmişsin. Allah hayrımızı kabul etsin” diyor ve eşyalarını alarak evlerine dönüyorlar. Mesut olarak, huzurlu olarak, memnun olarak dönüyorlar. Çünkü imanlarının icabını yapmışlardır.