Salyangozun Evi

Dünyada iki hayvan evini sırtında taşır: Biri kaplumbağa, diğeri salyangoz. Evini sırtında taşımaktan hoşlanmayan bir salyangoz varmış. Evinin rengini de hiç beğenmezmiş. Kelebeğe ve uğur böceğine hayranmış. Onlarla konuşur, sırtında taşıdığı evden şikâyet edermiş. ”Ah keşke!” dermiş. ”Evimi sırtımda taşımak zorunda olmasaydım. Hadi taşıyorum, bari sizinki gibi renkli olsaydı. ” Kelebek ve uğur böceği bir gün salyangoza, ”Evim renkli olsun diyorsun ya, ressam bir tırtıl var. Haydi ona gidelim. Evini rengârenk boyasın.” Salyangoz buna çok sevinmiş. ”Ne duruyoruz? Hemen gidelim.” demiş. Birlikte tırtılın evine gitmişler. Tırtıl, fırçasını ve boyalarını alıp çalışmaya başlamış. Sonunda salyangozun evine çok güzel desenler çizmiş. Salyangoz yeni görüntüsünü beğenmiş ama yine de evinin sırtında olması onu çok üzüyormuş. Evlerine dönerken üç arkadaş şiddetli bir yağmura yakalanmışlar. Kelebek ve uğur böceği öyle ıslanmışlar ki, sele kapılmaktan zor kurtulmuşlar. Oysa salyangoz hemencecik evinin içine girmiş. Yağmur dinip de evinden dışarı çıkınca, arkadaşlarının hâlini görüp üzülmüş. Sonra da kendi kendine şöyle düşünmüş: ”İyi ki saklanabileceğim bir evim var. Rengi olmasa da beni yağmurdan koruyor ya!”